Koçlardan Tavsiyeler: "Başlangıç Çizgisinde Panik Olmamak İçin Ne Yapmalıyım?"
Rehberlik
Bu liseli sporcu, koşmayı çok sevse de korkularıyla başa çıkmakta zorlanıyor. Eliud Kipchoge'nin koşu koçu Patrick Sang'in ona vereceği bazı pratik tavsiyeler var.
Koçlardan Tavsiyeler, zihnini oyunda tutmanı sağlayan öneriler bölümü.
Soru:
Merhaba Koç,
Yürümeyi öğrendiğimden beri koşuyorum. Koşu her zaman favori sporum oldu diyebilirim. Lise üçüncü sınıftayım, takımımdaki en hızlı koşucuyum ve eyaletteki en iyilerden biriyim. Ailem ve arkadaşlarımdan takım arkadaşlarıma, koşu koçlarından üniversite takımlarına sporcu arayanlara kadar herkesin gözü benim üzerimde ve bu baskı bana fazla gelmeye başladı. Herkesin benimle konuşmak istediği tek şey yarışlar. Antrenmanlarda bile takım arkadaşlarım hangi rakipleri yenebileceğimi konuşuyor. İşler bu kadar ciddileşmişken başlangıç çizgisine her geçtiğimde nefes alamıyormuş gibi hissediyorum. Sakinleşmeye çalıştıkça daha da panikliyorum. Cesaretimi geri toplamak ve eski heyecanımla koşmaya devam etmek için ne yapabilirim?
Kaygısına Yenik Düşen Koşucu
17 yaşında, koşucu
Cevap:
Yalnız olmadığını bil. Birçok koşucu, özellikle yarıştan hemen önce kaygı duyar.
Maalesef yarışlara katılan sporcular, kaygının onları çepeçevre sardığını hissedebilir. Bazen hakikaten de öyle olur. Çünkü yarışmacılar yarıştan bahsetmeye; karşılarında kim olduğunu, kişisel rekorlarını, kazanıp kaybedeceklerini konuşmaya bayılır. Sohbete katılan sporcu sayısı artarsa kaygının seni çepeçevre sardığını hissedebilirsin.
Bazen sporcular bu atmosferi istemeden yaratır. Bazen de kasıtlı yaratırlar. Bazı koşucular, rakiplerinin dikkatini dağıtmak veya cesaretlerini kırmak için kaygıyı kullanır. Bu çok yaşanan bir durum ve bunun farkında olmalısın.
1987 Dünya Şampiyonası yarışlarında büyük sporculara karşı yarışma şansı yakaladım. Onlardan biri, yarıştan önce rakiplerinin dikkatini dağıtmakta çok başarılıydı. Başlangıç çizgisine geçip blokları stadın öbür ucundakilerin bile duyabileceği kadar sert şekilde tekmelerdi. Bence bu kasıtlı ve çok da etkili bir stratejiydi.
Şunu demeye çalışıyorum: Yarıştan önce hissettiğin kaygının nedeni çevren olabilir. O zaman atacağın ilk adım, çevreni değiştirmek olmalıdır. Kimin hiç durmadan yarış hakkında konuştuğuna dikkat et ve onunla arana biraz mesafe koy. Müzik dinlemeyi dene; ben yarıştan önce müzik dinlediğimde sakinleşiyorum. Yarıştan önceki akşam kitap okumak bile aklını yarıştan uzaklaştırmana yardımcı olabilir. Bunu başlangıç çizgisinde dikkatini başka bir yere vermenin alıştırmasını yapmak gibi düşün.
Yarıştan önce duyduğun kaygıyı azaltmanın bir yolu daha var: Koşu koçundan sana daha fazla sorumluluk vermesini iste.
Bir koşucunun yarışı çok fazla düşündüğünü gördüğüm zaman ona liderlik yapacağı bir görev veriyorum. Bazen antrenmana hazırlığı yönetmesini söylüyorum. Bazen antrenman çalışmasını yönetmesini söylüyorum. Zihnin bir işle meşgul olmanı ister, o işi iyi yaparsan kendine inanmaya başlarsın ve kaygın da arka planda kalır. Koçluk yaptığım koşuculara koşu kampında bu yüzden iş yaptırıyorum. Buna Eliud Kipchoge de dahil!
Kendini nasıl sakinleştireceğini anlattıktan sonra, şimdi sana şaşıracağın bir şey söyleyeceğim: Kaygı her zaman kötü değildir. Yarışlara hazırlanırken hep biraz kaygı duymuşumdur ama ben bu hissi, konsantrasyonumu güçlendirecek ve neyle karşı karşıya olduğumu bana hatırlatacak şekilde kullanmayı öğrendim.
Kaygı duyduğunda vücudunun nasıl hareket ettiğine odaklanmayı öğrenebilirsen baskı altında performans sergilemene yardımcı olacak güçlü bir araç kazanmış olursun.
Koşmaya engelli koşularla başladım. Engelli koşuda bariyerlerin ve su birikintilerin üzerinden atlarsın. Önündeki engeli aşmak istiyorsan zihnin ve vücudunun birlikte çalışması gerekir. Koşu koçluğuna yaklaşımımı da bu inanç şekillendiriyor. Koşucularımdan kollarının nasıl sallandığının, bacaklarının nasıl hareket ettiğinin, gözlerinin nereye odaklandığının farkında olmalarını istiyorum. Duyularının farkında olmanın kolay olmadığı uzun mesafe yarışlarında bile koşucunun zihni ve vücudu her zaman senkronize olmalıdır. Öyle olduğunda koşucu kendini zorlamadan daha akıllıca koşabilir.
Kaygını, tetikte olman ve dikkat etmen gerektiğinin işareti olarak gör. Kaygı duyduğunda vücudunun nasıl hareket ettiğine odaklanmayı öğrenebilirsen baskı altında performans sergilemene yardımcı olacak güçlü bir araç kazanmış olursun. Şu anda kaygın sana paniklemeni söyleyen bir sesmiş gibi geldiğinden bu çok da mümkün görünmeyebilir. Ama konuştuğumuz diğer teknikleri kullanırsan (stres veren konuşmalardan uzak durursan, zihnini müzik veya kitapla sakinleştirirsen, takımında liderlik rolüne soyunursan) seni kaygılandıran o ses gittikçe azalıp sadece bir fısıltıdan ibaret kalabilir.
Bu fısıltıyı da sana, "Şimdi odaklanma zamanı. Şimdi nefes alma zamanı. Şimdi tüm dikkatini ana verme zamanı." diyen bir mesaj gibi görebilirsin. Kaygın tamamen yok olmasa da değişebilir ve aslında kaygının bu farklı çeşidine ihtiyacın olduğunu görebilirsin.
Koç Sang
Patrick Sang, Kenyalı koşu koçu ve eski koşucudur. 2002'de Eliud Kipchoge'nin koçu olan Sang, Kipchoge'nin Olimpiyat altın madalyası kazanmasına, maraton dünya rekorunu kırmasına ve maratonu iki saatten kısa sürede koşan ilk koşucu olmasına yardımcı oldu. Kenya formasıyla yarışmalarda koşan Sang; 1991 Dünya Atletizm Şampiyonası, 1992 Olimpiyatları ve 1993 Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 3.000 metre engelli koşu gümüş madalyası kazandı. Üniversiteyi Austin Texas Üniversitesi'nde okuyan Sang, okulunun 3.000 metre engelli koşu rekorunu kırdı.
Spor veya fitness'ta zihin yapısının geliştirilmesi hakkındaki sorunu askthecoach@nike.com adresine e-postayla gönder.
Fotoğrafçı: Kyle Weeks
Kendini İleriye Taşı
Hareket, zihin yapısı, beslenme, güç toplama ve uyku hakkında uzmanlarca desteklenen rehberlik içeriklerine erişmek için Nike Training Club uygulamasına göz at.
Kendini İleriye Taşı
Güç toplama, zihin yapısı, hareket, beslenme ve uyku hakkında uzmanlarca desteklenen rehberlik içeriklerine erişmek için Nike Training Club uygulamasına göz at.