Vücudunun Hamilelik Sırasında Başardığı 4 Olağanüstü Şey
Karşınızda Nike (M)
Senin ve bebeğinin sağlığını korumak için vücudunun çok ilginç şeyler yaptığını söyleyebiliriz. Vücudunun ne kadar muhteşem olduğunu hatırlamak istediğinde bunu oku.
- Araştırmalara göre hamilelik, sarf edilen enerji açısından 40 hafta maraton koşmaya eşdeğer.
- Vücudun, bebeğini korumak için bir plasenta oluşturur. Kardiyo fitness düzeyin ise iyileştikçe seni ve bebeğini sağlıklı tutar.
- Zihin yapısı, hareket, beslenme, güç toplama ve uyku gibi konularda annelere destek ve ilham kaynağı olan içerikler için Nike (M) sayfasını ziyaret et.
Daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam et...
*Bu içeriğin amacı, bilgi ve ilham vermektir; tanı, tedavi veya spesifik tıbbi tavsiye sunmayı amaçlamaz. Hamilelik öncesinde, sırasında ve sonrasında sağlıklı ve güvende kalabilmek için her zaman önce sağlık hizmetleri uzmanına danış.
Gerçekleri konuşalım. Karnımızda bir insan büyüyor. Ama bu gerçekle barışık olmak her zaman mümkün olmayabilir. Hamileyken endişe, yorgunluk, mide bulantısı, ağrı veya bunların tümünü hissediyorsan dünyaya bebek getirme sürecine olumlu bakmakta zorlanabilirsin. Ama kesin olan bir şey var: Vücudun olağanüstü bir değişim, dayanıklılık ve kendini koruma kabiliyeti kazanıyor.
Duke Üniversitesi tarafından yürütülen yakın tarihli bir araştırma, kadınların hamilelik sırasında kullandığı enerji miktarının, dinlenmeye harcadıkları enerjiden 2,2 kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Dünyanın en dayanıklı sporcuları, maraton gibi daha kısa etkinliklerde daha fazla enerji harcayabilir ama dokuz ay süren bir dayanıklılık "etkinliğinde" hiç kimse hamile kadınlardan daha fazla enerji kullanmamıştır. Bir başka deyişle hamilelik, fizyolojik talepleriyle vücudu bir ultra maratona hazırlar. Fakat bu bir-iki gün koşup bıraktığın değil, dokuz ay boyunca her gün koştuğun bir "yarıştır".
Britanya Kolumbiyası'nın Vancouver şehrinde egzersiz ve üreme sağlığı uzmanı olarak çalışan Dr. Ainslie Kehler, "Hamile bir kadının vücudu dinlenme sırasında o kadar çok enerji sarf eder ki bu vücudun bir yandan çalışması, egzersiz yapması ve belki bir yandan da çocuklarıyla ilgilenmesi gerçekten olağanüstüdür." diyor.
Dokuz ay kadar süren bu dönemde yaşanan fizyolojik değişikliklerin birçoğu, dışarıdan fark edilmez. Kendini iyi hissetmediğin günlerde bile vücudunun ne kadar harika bir iş çıkardığını görmen için seni bu inanılması güç olayları okumaya davet ediyoruz.
1. Vücudun yepyeni bir organ üretir.
Kehler'a göre hamileliğin ilk 13 haftasında, rahmindeki kan damarları kendilerini yeniden şekillendirerek vücutta geçici bir süreliğine bulunan tek organ olan plasentanın oluşumuna yardımcı olur. Plasentanın temel görevi, bebeğine kan ve besin sağlamanın yanı sıra karbondioksit gibi vücuttan atılan bileşenleri taşımaktır. Kehler, plasentanın büyüyen bebeğin için akciğer, karaciğer ve sindirim sistemi görevi gördüğünü söylüyor ve ayrıca bebeğini çevresel toksinler ve enfeksiyonlardan korumaya yardımcı olan hormonlar ürettiğini ekliyor. Yani plasentaya "korumaların en iyisi" desek abartmış olmayız.
2. Kan hacmin neredeyse iki katına çıkar.
Egzersiz fizyoloğu ve East Carolina Üniversitesi'nde Hamilelik ve Bebeklik Dönemi Ortak Araştırması'nın eş direktörü olan Dr. Linda E. May, "Bebeğinle birlikte yeterli miktarda besin ve oksijen alabilmen için hamilelik sırasında vücudunda dolaşan kan miktarı artar." diyor. Kaliforniya'nın Oakland kentinde sertifikalı kadın hastalıkları uzmanı olan Dr. Amanda Williams'a göre kan miktarındaki bu artışın bir diğer sebebi, vücudunun doğum sırasında kaybedeceği kan miktarına kendini hazırlamasıdır (Evet, vücudun fazla kan miktarıyla seni doğuma hazırlayacak kadar akıllı). Mayo Clinic uzmanları, vücudundaki kan hacminin yüzde 30 ila 50 arası artabileceğini söylüyor. Kehler, ikizler veya üçüzlere hamile olan kadınlarda bu miktarın artabileceğini de ekliyor.
Bu fazla kanı pompalaması için kalbinin daha fazla çalışması gerekir. Kehler, kalbin her sistolde pompaladığı kan miktarı olan atım hacminin her trimesterde arttığını, nabzının da kademeli olarak dakikada 10 ila 15 atım yükseldiğini söylüyor. "Bunun sonucunda vücudun kan ve oksijen akışı o kadar artar ki bazı insanların yanakları kızarır. Aslında 'hamilelik ışıltısı' denilen şey de budur."
3. VO2 maks. değerin yükselir.
Bazı koşucular bunu duyunca sevinebilir: Kehler, kan ve oksijen akışındaki artışın, aynı zamanda vücudunun yoğun egzersiz sırasında tüketebileceği maksimum oksijen miktarı olan VO2 maks. değerini de yükseltebileceğini söylüyor. Örneğin, hız koşunda bu değer ne kadar yüksek olursa enerji üretip koşuya devam etmek için o kadar fazla oksijen üretebilirsin.
Kehler, artan VO2 maks. değerinin doğum sonrası 12 aya kadar sürebileceğini ve antrenman sırasında kendini daha hızlı, daha güçlü hissetmeni sağlayabileceğini (olasılık olduğunu vurgulayalım) söylüyor. Ancak bu olası 'avantajı' düşünürken ligamentlerinin dokuz aydan fazla bir süredir çok fazla baskı altında kaldığını ve organlarının hala toparlanma aşamasında olduğunu da dikkate almalısın. Kehler, doktorların genellikle doğumdan sonra egzersize başlamadan önce yaklaşık bir ay kadar (sezaryen olduysan ise altı ila sekiz hafta) dinlenmeni önerdiğini de ekliyor. Yani ilk antrenmanların biraz zorlu geçebilir. Kehler'a göre doğum sonrası süreçte kardiyo düzeyini yavaş yavaş artırman gerekebilir. Ama endişelenmeni gerektirecek bir şey yok. Koşu bebek arabaları bunun için var.
4. Damak tadın, doğru besinleri almana yardımcı olmak için değişebilir.
Bir anda kendini turşu ve cips aşerirken bulabilirsin. Bir yandan da eskiden sevdiğin roka salatasının tadı sana çok kötü gelebilir. Belki de vücudun, beslenme ihtiyaçlarını karşılamana yardımcı olmaya çalışıyordur. Bunun kesin bir sebebi olmamakla birlikte, konuya ilişkin sistematik bir inceleme gerçekleştiren bilim insanlarının buna dair bazı fikirleri var. Şu anda kendi sağlığını ve bebeğinin sağlığını desteklemek için ekstra sodyuma ihtiyaç duyuyorsun. Bu nedenle, yiyecekleri tatsız bulabilirsin ve damak tadın seni tuza yöneltebilir. Acıya karşı duyulan isteksizlik de vücudunun, sana ve bebeğine toksik gelebilecek (büyük ihtimalle toksik olmasa da), sert tadı olan bileşenleri yemeni önlediği bir koruyucu tepki olabilir. Tabii her ne kadar bunlar kulağa ilginç gelse de hepsi yalnızca teoriden ibaret.
Hamilelik yolculuğunun kendini iyi hissetmediğin anlarında, vücudunun inanılmaz derecede yetenekli bir güç merkezi olduğunu kendine hatırlatabilirsin. Hatta vücudun bir altın madalyayı hak ediyor.
Yazan: Adele Jackson-Gibson
Fotoğraflar: Vivian Kim
GÖZ AT
Hafif ve sakin bir şekilde veya daha yüksek enerjiyle hareket mi etmek istiyorsun? Uzmanların desteğiyle hazırlanan ve trainer'ların rehberlik ettiği antrenmanlar için Nike Training Club uygulamasını ziyaret et (Önce doktoruna danışmayı unutma). Sonra da Nike (M) koleksiyonundaki stillerle kendini şımart.