İngiltere'nin İlk Başörtülü Hakemi ile Tanış

Futbol sahasında yirmiden fazla çocuğu yönetirken saha dışında ev ödevleriyle boğuşan tam zamanlı hakem Jawahir Roble'ın (onu sevenlerin kullandığı adıyla JJ) bu keşmekeşten uzaklaşmak istediğini düşünebilirsin. Ama JJ'i tanıyanlar, onu tüm yüzüne yayılan gülümsemesi, boynuna astığı düdüğü ve pozitif yaklaşımıyla biliyor.

Somalili bir göçmen olan Jawahir, İngiltere'nin ilk başörtülü kadın hakemi olarak engelleri yıktı. Ancak her ne kadar hakemliği ve futbol oynamayı sevse de, teknik direktörlüğün kalbinde her zaman özel bir yeri olduğunu söylüyor: "Yaşadığım yerde futbol oynayan çocukların, özellikle de kız çocukların sayısı az. Bu durumu değiştirmek için bir kızlar takımı kurdum. Sonra bir takım daha kuracağım. Çok geçmeden bölgemizde takım sayısında artış olacak. İşte hayalim bu." Yedi yeğenini evden çıkarabilmek için kurduğu mahalle takımı, çok geçmeden topluluğundaki çocuklar ve aileler için büyük önem kazandı.

JJ'in teknik direktörlük stratejisi, kendisinden bekleneceği gibi futbol sahasıyla sınırlı değil. Oyuncularını hayatlarının her noktasında destekliyor ve onlara şöyle diyor: "Birisiyle konuşmaya ihtiyacın olursa ben buradayım. Sırların benimle güvende. Ebeveynlerinle paylaşmak istemediğin şeyler varsa ve zor zamanlardan geçiyorsan ben buradayım." En büyük hayranlarına, yani teknik direktörlüğünü yaptığı takımlardan birinin oyuncularına JJ'e istedikleri soruları sormalarını söyledik. İşte sordukları sorular.

Khadija: Neden hakem olmak istedin?

JJ: Benden ilk kez hakem olmam istendiğinde bunu meslek olarak yapacağımı hiç düşünmemiştim. Ama hakemliklerini yaptığım kız çocukları, onların yüzlerindeki şaşkınlığı ve kadın hakem görmekten duydukları memnuniyeti görünce hakemliğe devam etmeye karar verdim. Sonra da büyüklere teknik direktörlük yapmaya başladım ve daha zor işlere giriştim.

Khadija: Kimleri çalıştırmaktan daha çok keyif alıyorsun? Büyük çocukları mı bizi mi??

JJ: Futbol çalıştırmayı seviyorum. Küçükleri çalıştırmak beni daha çok tatmin ediyor, çünkü sizleri çalıştırdığım zaman benden memnun olacağınızı ve futbolu daha çok seveceğinizi biliyorum. Büyükler futbolu zaten seviyor. Ne yapmak istediklerini biliyorlar. Sizi çalıştırırken ise futbolu sevmenizi ve futbolu hayaliniz haline getirmenizi sağlıyorum.

Ilham: Neden futbol oynamaya başladın?

JJ: Futbol oynamayı seviyordum ve bir gün futbolcu olmak istediğimi biliyordum. O yüzden bu hayali devam ettirdim ve futbol oynamaya başladım.

Ilham: Hakemliğe başladığında, ilk büyük maçını yöneteceğin zaman korkmuş muydun?

JJ: Evet, çok korkmuştum. Hakemlik yaptığım ilk maç küçük kız çocukların maçı olduğu için sorun olmamıştı. İlk erkekler maçımda beni desteklemeleri için kardeşlerimi ve kuzenlerimi yanıma aldım. Onlar da beni yalnız bırakmadı.

Salma: Sana hakemliği kim öğretti?

JJ: Hakemleri izleyerek öğrendiğimi söyleyebilirim. Favori hakemim Mark Clattenburg. Onu çok izliyorum. Premiere League ve diğer önemli liglerdeki başka hakemleri de çok takip ediyorum. Maçlar sırasında hem maçı hem de hakemleri izliyorum.

Salma: Hakemlik yaptığın en büyük maç hangisiydi?

JJ: Hakemlik yaptığım en büyük maç bir yardım maçıydı. Benim için en büyük maç oydu, çünkü Dulwich Hamlet Stadyumu'nda oynandı ve ilk kez bir stadyumda maç yönettim.

Adnan: Sana hangi lig hakemi ilham verdi?

JJ: Üç hakem sayayım. Pierluigi Collina, Mark Clattenburg ve Michael Oliver.

Adnan: Liverpool'u mu tutuyorsun?

JJ: Tehlikeli bir soru. Bunu başka bir zaman yanıtlayayım!